İnsan, önce gerektiği için, sonra da oyun olsun diye, ellerini kullanmağa çok erken bir tarihte başladı. Eski Yunanistan’da, M.Ö. VII. Yy?dan başlayarak yumruk dövüşü Olimpiyat Oyunları’nda önemli bir yer tutar.
Ama boks (artık böyle adlandırılıyordu) ancak XIX. yy. sonunda kurallara bağlı gerçek bir spor haline geldi. Nitekim o tarihe kadar, kırlarda veya kahvehanelerin arka salonlarında çıplak elle yapılan müsabakaların tek amacı, taraflardan birinin tamamen bitkin düşmesiydi. Bu karşılaşmalarda ortaya konan bazen oldukça yüklü bahis paralarına polis de az çok göz yumuyordu.
Soylu sanat
1891’de, Queensberry markisi, bir İngiliz gazetecisinin hazırladığı tasarıyı destekledi ve böylelikle boksu, sadece panayır barakalarına uygun, vahşî bir gösteri olmaktan çıkartarak, soylu bir sanat haline getiren ilk kurallara adını verdi. Artık taraflar meşin eldivenlerle dövüşeceklerdi; karşılaşma, üçer dakikalık birkaç bölüme (raunt) ayrılacaktı; bu bölümler arasında bir dakikalık dinlenme süresi tanınacaktı. Bugün bir boks maçı en çok 15 raunt sürer, ya rakibin dövüş dışı bırakılmasıyla (nakavt), ya puanla (hakemin ve yan hakemlerin kararıyla) veya rakibin oyunu terk etmesiyle (abandone) kazanılır. İngiliz boksunda, ancak yumrukla ve belden yukarısına vurmaya izin vardır. Fransız boksu ise, ayakla vurmaya da izin verir; yüzyılın başlarında çok moda olan bu tür boks, günümüzde az sayıda amatör tarafından rağbet görmektedir.
Türkiye’de Boks
Türkiye’de ilk boks hareketi 1911′-de başladı. Adil adlı bir gencin Fransız Boks Federasyonu himayesinde kurduğu birlik, gençler arasında ilgi gördü. Galatasaray Lisesi’nde Sabri Mahir ile çalışmalar başladı. İlk resmî müsabakalar 1920’de Taksim çevresinde bulunan kulüpler arasında yapıldı. Yedikule’de Ermeni Hastanesi’nin bahçesine kurulan ringe ilk yıldızlar çıktı: Ziya Boyer, İngiliz Kemal, Ali Sami, Küçük Kemal,
İsmet Uluğ, Yorgo Tagar v.b. Eşref Şefik Atabey başkan olarak ilk örgütsel çalışmalara girişti. 28 kasım 1928?de takımımız ilk dış temasını Sovyetlere karşı yaptı. 1938’den sonra boks hızlandı. Halit Ergönül Amerika’da Altın Eldiven Müsabakalarında şampiyon oldu. 1947’de ilk Avrupa Şampiyonası’na katıldı. Kenan Yargan, Hüseyin Er, Halit Ergönül ve Vural İnan’dan kurulu ekibimiz içinde İnan Avrupa’nın en teknik boksörü seçildi. Halit Ergönül ise Avrupa karmasına alındı.
Profesyonel boksörlerimiz içinde öncülüğü Garbis Zaharyan yaptı. Zaharyan tekniğiyle Avrupa?da isim yapan bir boksör oldu. Cemal Kamacı ise kazanıp kaybettiği Avrupa şampiyonluğu unvanını geri aldı (1975). Engin Yadigâr, Kadir Yüceler dışarıda dövüşen diğer isimler oldular