Hint Okyanusu’nun büyük bölümü Güney Yarımküresi’ndedir.Kuzeyden Hindistan ve Sri Lanka, batıdan Afrika,doğudan Malezya Yarımadası ve bir dizi büyük ada (Sumatra, Cava, Avustralya) ile kuşatılmıştır.Bu adaların Hint Okyanusu’yla geniş bağlantısı vardır.Güney’de ise tersine,Güney Kutup Okyanusu’yla geniş bağlantısı vardır.Güney kesimi yaşamaya hiç elverişli değildir, çünkü;iklimi çok serttir.Buradaki seyrek adalar (Prens Edward Adaları, Kerguelen Adaları, Crozet Adaları),bilim heyetleri üslerini kuruncaya kadar kimsenin yaşamadığı yerlerdi. Hint Okyanusu,kıtaların arasına körfezlerle (Bengal Körfezi ve İran Körfezi)ve özellikle Kızıldeniz ile sokulmuştur.
Dibi, ortalama 5.000 metre derinliği bulan ve Hindistan Yarımadası’na doğru uzanan bir sırtla (denizaltı sıradağı) birbirinden ayrılan iki geniş havzadan oluşur.En derin yeri olan Cava açıkları 7.440 metredir.
Hint Okyanusu’nda kışın kuzeybatıdan güneye. Yazın ise ters yönde muson rüzgarları eseri. Yaz musonunun önemli bir etkisi vardır:Bu rüzgarlar Hindistan ve Malezya’ya bu bölgeleri Sahra enleminde gerçek birer insan yuvası haline sokan bol yağışlar getirir.
Hint Okyanusu, dünya ekonomisinde, Atlas Okyanusu gibi önemli sayılmaz: çünkü okyanusu çevreleyen devletlerin çoğunluğu az gelişmiş ülkelerdir. Bu okyanusta keşif gezileri çok geç başlamıştır, dibinde neler bulunduğu da henüz pek bilinmemektedir. Bununla birlikte kıyıları, XVI.yy.da pek önemli olan baharat ticaretiyle canlanmıştı ve Süveyş Kanalı’nın henüz açılmadığı bir dönemde, kıyılarında sayısız ticaret kolonisinin sıralandığı Ümit Burnu yolu, batı ile doğu arasında tek deniz yoluydu.
Günümüzde, özellikle petrol zenginlilikleri (İran Körfezi)ve stratejik konumu nedeniyle büyük devlerler Hint Okyanusu’yla ilgilenmekte ve savaş donanmaları sürekli olarak bu denizde dolaşmaktadır.