Yahya Kemal Beyatlının Babası icra memuru İbrahim Naci Bey, annesi Leskofçalı Galip Bey’in yeğeni Nakiye Hanım. Şairin asıl adı Ahmet Agâh’tır.Üsküp’te Mektebi Edep adlı özel bir okulda ilköğrenime başladı. Ortaöğrenimini Üsküp ve 1902’de geldiği İstanbul Vefa İdadîsi’nde tamamladıktan sonra, Fransızca öğrenmek için Paris’e gitti; bir yıl Meaux Koleji’nde yatılı okudu; sonra orada tanıştığı Jön Türklerin etkisiyle Siyasal Bilimler Okulu’na girdi. Fakat edebiyata duyduğu ilgi yüzünden öğrenimini tamamlayamadı, kendini şiire ve sanata verdi.
1912’de İstanbul’a dönerek Darüşşafaka Lisesi’nde tarih ve edebiyat, Medrese tül Vaizi?nde uygarlık tarihi ve İslâm uygarlığı (1914) Darülfünun?da batı ve Türk edebiyatı, uygarlık tarihi dersleri vermeğe başladı (1915). Öğrencisi Mustafa Nihat Özön’ün Dergâh adlı dergisinde. Şiirler, edebiyat üzerine makaleler yayımladı. 1922’de Lozan Barış Konferansına giden heyete danışman olarak katıldı. 1923’te Urfa milletvekili olarak Meclis’e girdi. 1925’te Türkiye-Suriye sınırının saptanması için Fransızlarla yapılan görüşmelere katıldı. 1926’dan 1931’e kadar Varşova ve Madrid elçiliklerinde bulundu. 1931’de Yozgat, 1935 ve 1939’da Tekirdağ, 1943’te İstanbul milletvekili olarak Meclis’e girdi. 1948’de Pakistan büyükelçiliğine atandı ve 1949’da emekliye ayrıldı. Yahya Kemal hiç evlenmedi; son yıllarını İstanbul’da Park Otel’de geçirdi.
Ölümünden sonra
Ölümünden sonra adına Yahya Kemal’i Sevenler Derneği ve Yahya Kemal Enstitüsü kuruldu (1958). Bu enstitü tarafından 1959’da Yahya Kemal Enstitüsü Mecmuası, 1961 ‘den sonra da toplu eserleri yayımlandı. Aynı yıllarda Çarşı kapı?da Merzifonlu Kara Mustafa paşa Medresesi?nde bir Yahya Kemal Müzesi açıldı ve 1968’de Maçka Parkı’na bir heykeli kondu.
İstanbul sevgisi
İlk şiir denemelerini Malûmat ve İrtika adlı dergilerde yayımlayan Yahya Kemal, sanat hayatının ilk yıllarında Tanzimat ve Servetif ünün şiir anlayışını biçim ve özden yoksun, sadece batının kopyacısı olduğu için eleştiriyor, divan ve halk şiirinin anlatımını yetersiz buluyordu.
Paris’teki öğrencilik yıllarında bir yandan düşünce ufkunu genişletirken, bir yandan da Albert Sorel’in tarih derslerinin etkisiyle tarihe, eski yaşayışa yeni bir gözle bakmayı öğrendi. Türkiye’ye döndükten sonra Yeni Mecmuada Bulunmuş Sayfalar başlığıyla çıkan şiirleri, batı şiirine özgü bütünlük anlayışı içinde, fakat gazel ve şarkı gibi divan şiiri biçimindeydi. Yeni ve sade dille yazdığı şiirlerinde de bu tarih anlayışına bağlı kalan Yahya Kemal’in Türk-İslâm uygarlığının bütünleştiği bir şehir olarak İstanbul’a ve Türk müziğine hayranlığı da bu yüzdendi. Duygu ve düşünceyi sağlam bir dille birleştiren şair, birçok şiirinin konusunu aşk, ölüm, sonsuzluk ve doğa sevgisinden aldı.
Düzyazı alanında da başarılı örnekler veren Yahya Kemal, Dergâh, Büyük Mecmua, Akademi, İstanbul gibi dergilerde Türk sanatını, Türk tarihini ve milliyetçilik anlayışını dile getiren makaleler yazdı. Kurtuluş Savaşı’nı savunan yazıları Eğil Dağlar adlı kitapta, usta bir biçimde devrinin ünlü kişilerinin portreleri, Siyasî ve Edebî Portreler adlı eserde toplandı.