Philadelphia’da doğan Calder önce mühendis olarak yetişti. Saç yapraklarını ve çelik çubukları elleriyle işleyerek mobil (hareketli) denilen bu yeni heykel türünü yaratmasında en büyük etken, hiç kuşkusuz gördüğü bu teknik öğrenim olmuştur.
İçinde her an yaşama sevinci duyan bu güler yüzlü sanatçı ilkin New York’taki Barnum Sirki’nin canlı dünyasına gönül verdi ve sık sık bu sirke uğrayıp taslaklar çizmeğe başladı.
1926’da Paris’e gidince, tellerden, tahta ve kumaş parçalarından yararlanarak sirkin bütün kişilerini canlandırdı ve minyatür Sirk’ini Montparnasse’ta sergiledi.
1931’de, mobil adını verdiği ilk soyut heykellerini yaptı. İnce madenî tellerin ucuna asılmış kırmızı, siyah ya da beyaz boyalı maden parçacıkları, hiç bozulmayan hoş ve şiir dolu bir denge içinde en küçük bir hava esintisiyle kımıldar durur.
Tüy gibi hafif ve zarif olan mobil’lerin tam tersine, genellikle siyah rengin ağır bastığı stabil’lermâe (durağan heykeller) insanı ürküten, ruhunu karartan bir hava sezilir ve heykeller sanki toprağa kök salmış gibi durur.
Şaşırtıcı, olağanüstü biçimlerin yaratıcısı olan Calder, çağdaş heykel sanatına canlı ve yepyeni bir boyut kazandırdı: bu yeni boyut hareketti.