Aşık Veysel Şatıroğlu ( 25 Ekim 1894, Şarkışla, Sivas – 21 Mart 1973) Saz şairliği geleneğimizin XX. yüzyıldaki en önemli temsilcilerindendir.Sivas’ın Şarkışla İlçesi’nin Sivrialan Köyü’nde, yoksul bir köylü ailesinin çocuğu olarak dünyaya geldi. Yedi yaşında geçirdiği çiçek hastalığı sonucunda, görme yeteneğini yitirdi. Saz çalmaya da bu yaşlarda başladı. İlk öğretmeni, yöre âşıklarından Çamsın’lı Ali Ağa idi. Köylerine uğrayan gezici halk ozanlarıyla tanışıp görüşerek bilgisini, ustalığını artırdı.
1928’den başlayarak, kendisi de sazıyla, köy köy dolaşıp, türkülerini söyleyen gezici bir halk ozanı oldu. 1931′ de Sivas’ta düzenlenen bir Halk Şairleri Bayramında çalıp söyledikten sonra, adı duyulmaya başladı. Cumhuriyet’in 10. yıldönümü bayramında şiirlerini okumak için, yanında bir arkadaşıyla, üç aylık bir yürüyüşten sonra, Ankara’ya ulaştı (1933) ve bu tarihten sonra ünü daha da yaygınlık kazanmaya başladı.
Halk edebiyatı ve kültürüne yakınlık duyan kentli aydınlarla tanışması, ufkunu genişletti ve ününü daha da yaygınlaştırdı. Ülkenin birçok yöresine geziler yaptı. Bu arada İstanbul Radyosu’nda programları yayınlanıyordu.
A.K. Tecer’in ilgi ve desteğiyle, “Ülkü” dergisinde şiirleri yayınlanan Veysel, 1942 – 44 yıllarında, Arifiye, Hasanoğlan ve Eskişehir Çifteler Köy Enstitüleri’nde halk türküsü ve saz dersleri verdi.
Geziler dışındaki zamanını köyünde geçiren Âşık Veysel’e, 1965’te Türkiye Büyük Millet Meclisi kararıyla dilimize hizmetleri nedeniyle maaş bağlandı, ölümünden sonra köyünde bir anıtı dikildi ve evi müzeye dönüştürüldü.
Özgün sesi, geleneksel ve özgün saz çalma ustalığıyla, geleneksel kalıplar içinde fakat yer yer özgün imajlarla oluşturduğu yalın şiirlerindeki kişisel dünyası ve deyiş ustalıklarıyla haklı bir ün kazanan Veysel, nüktedanlığı, bilgeliği, görmeyen gözlerine karşın, aydınlık, iyimser iç dünyasıyla da tanınıp sevildi, izler bıraktı. Şiirleri bugün de her kültür düzeyindeki okurca beğeniyle okunmakta, türküleri, halk kültürümüzün duru, naif, bozulmamış örnekleri olarak güzellik, tazelik ve değerlerini korumaktadır.
Eserlerinde Türkçe’si yalındır. Dili ustalıkla kullanır. Yaşama sevinciyle hüzün, iyimserlikle umutsuzluk şiirlerinde iç içeydi. Doğa, toplumsal olaylar, din ve siyasete ince eleştiriler yönelttiği şiirleri de vardır.
Başlıca yapıtları:Şiirleri, Deyişler (1944) , Sazımdan Sesler (1950) , Dostlar Beni Hatırlasın (1970) isimli kitaplarında toplandı. Ölümünden sonra Bütün Şiirleri (1984) adıyla eserleri tekrar yayınlandı.