Pek az spor gösterisi, boğa güreşi kadar çelişik ve heyecanlı tartışmalara konu olur: bazılarına göre, insan ile hayvanın karşı karşıya gelip boy ölçüşmesi; bazılarına göre de, eski çağların sirk oyunlarının vahşîce, barbarca bir uzantısı veya gerçek bir kasaplık gösterisidir.İnsan ile boğa arasındaki bu çatışma, bazı eski çağ uygarlıklarının törenlerinde, sözgelimi Giritlilerde ve Etrüsklerde de vardı. Ortaçağ’da İspanya’da soylular boğa güreşini, at üstünde bir savaş alıştırması olarak yaparlardı.
Bayramlar dolayısıyla bu oyun, halka da mal edildi ve XVIII. yy.dan sonra bugünkü biçimini aldı. Günümüzde boğa güreşleri veya korida?lar binlerce tutkun meraklıyı arenalara koşturmaktadır. Boğa güreşleri en çok, İspanya, Meksika ve Güney Amerika’da yapılır.
Bir jürinin başkanlık ettiği boğa güreşi, kumla örtülü, halkın oturduğu basamaklardan çifte tahta perdeyle ayrılmış bir arenada yapılır. Bu tahta perdelerin arası bir koridor meydana getirir, önünde de toreroların sığınabileceği beş veya altı sığmak bulunur. Boğaların, güreşten birkaç saat önce karanlıkta hapsedildiği tor il arenaya açılır.
Hem kahraman, hem kurban olan boğa, 4-5 yaşlarında, 400-500 kg ağır lığında, özel boğa yetiştirme çiftliği olan ganaderia’dan, yiğitliği nedeniyle seçilmiş, güçlü bir hayvandır. Matador’ın emrinde çalışan pikador’lav, peone’ler ve banderillero’ların meydana getirdiği torero’lar ekibine (buna kuadrilla denir) karşı çıkar. Adı İspanyolca öldürmek anlamındaki matar sözcüğünden gelen matador, gösterinin ikinci kahramanıdır.
Üç perdelik bir dram
Kuadrilla, bakır çalgılarla davulların eşliğinde başta ata binmiş bir alguazü olduğu halde, jüri ve halk önünde bir geçit resmi yapar: buna paseo denir. Artık korrida başlamış demektir. Bu, üç perde halinde cereyan eder: önce, matador peone’lerin kışkırttığı hayvanı birkaç dakika gözledikten sonra, peleriniyle geçişler (veronika) yapar. Sonra kaim bir zırhla korunmuş atlara binmiş olan pikador’lar, mızraklarını, başını eğdirmek için boğaya saplar, böylece kanım akıtarak gücünü azaltırlar.
İkinci perdede banderillero’lar, hattâ bazen matadorun kendisi, boğanın hem saldırılarını hafifletmek, hem de onu kışkırtmak için, ucunda çelik bir zıpkın bulunan şişleri boğanın omuz başlarına saplarlar.
Nihayet üçüncü perde, yani öldürme anı gelir. Matador ile boğa, karşı karşıya, yalnız kalmışlardır. İçine kılıcını gizlediği muleta (kırmızı kumaş) yardımıyla matador zarafetle dövüşür. Giderek güçleşen geçişleri çoğaltır; boynuzlanmak ve ölesiye yaralanmak tehlikesiyle en çok karşılaştığı zaman işte bu sıralardır. Sonunda, boğa tam çerçeveye girince (dört ayağı kusursuz bir dörtgen oluşturunca) kılıcı saplar. Ölü boğa arenadan dışarı çıkarılırken matador da alkışlarını tadını tatmaktadır.
Türkiye’de boğa güreşleri Artvin ve yakın çevresinde her yıl haziran ayında yapılan Kültür ve Sanat Şenliklerinde olmaktadır. Yurdumuzdaki boğa güreşleri İspanya ve diğer ülkelerde olduğu gibi, matador ile boğa arasında geçmeyip, boğa ile boğa karşılaştırılarak yapılır. Güreş meydanından diğer boğayı boynuzlarıyla tehdit eden ve kaçıran boğa galip sayılır. Birinci gelen boğanın sahibine oldukça yüklü armağan verilir.