Hz. Muhammet’in, Medine’ye hicret ettiği zaman (622) konuk edildiği ev, İslâm?ın ilk camisi sayılabilir. O tarihten sonra ibadet amacıyla yapılan birçok binada bu evin planından esinlenilmiş, giderek, belli başlı iki cami tipi meydana gelmiştir: ufak boyutlu mescit ve büyük bir mimarî bütün olan cami. Bu iki tip ibadet evinde de (Müslümanlar, cami ve mescitlerini Allah’ın evi kabul ederler) aynı faaliyetler yürütülür: namaz ve din eğitimi. Başlangıçta cami, İslâm topluluklarının bütün toplantılarının (kültür, politika, savaş ve yargı) yapıldığı birer toplantı yeriydi. Din bilginleri (ulema) Kuran?ı ve sünnet’i açıklamak ve yorumlamak üzere camilerde toplanırdı.
Hindistan’dan İspanya’ya kadar İslâm imparatorluklarının, özellikle de Osmanlı İmparatorluğu’nun boy boy camileri, Türk-İslâm uygarlığının ve sanatının ilgi çekici kanıtlarıdır.
Ortak özellikler
Her cami üstü açık bir avlu ile üstü kapalı bir ana yapıdan oluşur. Dış avluyu ana yapıya bağlayan, üstü kapalı, önü açık revak’ların camiye bitişik bölümü son cemaat Yeri?dir.
Caminin harim adı verilen iç kısmı, mihrap, minber, seki ve kadınlara ayrılmış bölümlerden oluşur. Giriş kapısının tam karşısında kıble yönünü gösteren ve imamın namaz kıldırırken durduğu, zemini biraz yüksekçe hücre mihraptır. İslâmiyet?in başlangıcında mihrabın yönü Kudüs’e, Arabistan’da kuzeye dönüktü.
624 yılında kıble Mekke’ye doğru değiştirildi. Mihrabın sağ tarafında bulunan ve merdivenle çıkılan yer minberdir. İmam cuma ve bayram namazlarında dinî öğüt anlamına gelen vaazını burada verir. Yerler halı ve kilimle örtülüdür, avluda abdest almak için çeşmelerden oluşan bir şadırvan bulunur.
Camilerin önemli ek yapılarından biri silindir şeklinde bir kuleye benzeyen minare’dir. Minarede ezan okunan yere şerefe denir ve kapısı kıbleye dönük olan şerefeye caminin içinden merdivenle çıkılır. Bir minarede birden fazla şerefe bulunabilir.
cami mimarîsi
İslâmlığın doğuşunda, ibadet için, cami gibi bir yere gerek görülmemişti. Hatta Hz. Muhammet bütün dünyanın bir mescit olduğunu söylüyordu. İlk mescit Mekke-Medine yolu üzerinde Kuba köyünde yapıldı. Aynı yıl Medine’de yapılan ilk camiye de Mescidi Nebevi adı verildi. Cami yapımına ilk defa Emevîler büyük ö-nem verdiler. Sonraki yıllarda İslâmlığın yayılmasına paralel olarak gelişen cami mimarîsi, her ulusun mimarî anlayışına göre farklı özellikler kazandı ve değişik Müslüman toplulukları, Abbasîler, Fatımîler, Gazneliler, Karahanlılar, Selçuklular, İlhanlılar, Anadolu Selçukluları, Anadolu beylikleri, Osmanlılar v.d. kendilerine göre değişik üslûpta camiler yaptılar. Klasikleşen bu mimarî tarzlarından sonra ampir, neogotik, neokîasik ve modern mimarî üslûplarında camiler de yapıldı.
Türklere ait ilk cami İznik’teki Hacıözbek Camii’dir (1333). Aynı yerdeki Yeşil Cami de Haçıözbek’ten kısa bir süre sonra yapılmış eserlerdendir. Daha sonra yapılan camiler arasında Bursa’daki Hüdavendigâr Camii (1363), Yeşil Cami (1424), Muradiye Camii (1447); Amasya’daki Beyazıtpaşa Camii (1414) anılabilir. Edirne’deki Gazimihal (1422) ile İstanbul’daki Atikalipaşa (1498) camileri de eski büyük eserler arasındadır.
Türklerde cami mimarîsi daha çok İstanbul’un alınmasından sonra başladı. Dünyanın hayranlığım çeken büyük eserler bu dönemde Mimar Sinan, Mimar Hayrettin ve Mehmet Ağa gibi ünlü sanatçılar tarafından yaratıldı. Sinan’ın eseri olan Edirne’deki Selimiye (1575), İstanbul’daki Süleymaniye (1557) ve Şehzade (1548), gene İstanbul’da Mimar Hayrettin’in eseri olan Beyazıt (1505), Mehmet Ağa’nın eseri olan Sultanahmet (1616) camileri bunların belli başlılarıdır.
Kültür evleri
Cami başlangıçta hem ibadet yeri, hem toplanma ve savaş karargâhı olarak kullanıldığı halde, sonraları birer kültür kurumu haline geldi. Bu özellik, öncelikle Osmanlılarda yaygın uygulama alanı buldu. Padişahların yaptırdıkları selâtin camilerinin yanında kitaplık, medrese, aşevi, hasta evi v.d. bulunuyor ve böylece oluşan binalar topluluğuna külliye adı veriliyordu.
Cumhuriyet döneminde de Türkiye’de önemli camiler yapılmıştır. Bunlardan modern mimarî üslûbuna giren İstanbul’da Bostancı Camii ve Şişli Camii, Zonguldak’ta Yenicami, İzmir’de Alsancak Camii ve Ankara’da Kocatepe Camii sayılabilir.
Küçük sözlük
Alem, minare külahının ucuna takılan yaldızlı, genellikle ay biçimindeki süs;
Hutbe, cuma ve bayram namazlarında minberde okunan dua ve verilen öğüt; külah, minarenin koni biçimli tepesi;
Mahya, iki minare arasında, şerefeden şerefeye gerilerek tutturulan ışıklı yazı;
Meşruta, cami bahçesinde, imam için hazırlanmış lojman; mihrap, camide, Kâbe yönünü gösteren duvarda, imam için Ö-zel olarak yapılmış girintili yer; minber, camide, konuşmacının (hatip) vaaz verdiği, hutbe okuduğu yüksek, merdivenli kürsü; minare, namaz vaktini bildirmekle görevli müezzinin çıkıp ezan okuduğu yüksek ve ince yapı, kule;
Şerefe, minarelerin üst kısmında müezzinin dolaşarak ezan okuduğu balkon.