Marc Chagall, fakir bir Yahudi ailesinin oğlu olarak Rusya’nın küçük bir köyünde, Vitebsk’te doğdu. 1910’da burs alarak Paris’e gitti, orada kübizmin etkisinde kaldı. Fakat 1919’dan sonra üslûbu daha yapmacıksız daha arı bir nitelik kazandı. Yumuşak, hareketli biçimler ve renklerin seçimi tablolarında şiirsel bir düş ve melankoli havası yaratır. Yerçekimi kanunlarına boyun eğmeyen varlıklar ve nesneler, ne anatomi, ne de mantık kurallarına bağlı kalan sanatçının keyfince boşlukta yüzer gibidir; insanların kafası ille de omuzlarının üzerine oturmayabilir, bir manzara resminde kişiler ağaçlardan ve evlerden daha büyüktür; eşekler keman çalar; sırasında bir keman veya bir duvar saati kanatlanıp uçabilir; insanlar çatıların üzerinde yürür; atlar mavi ya da kırmızıdır.
Chagall duvar resmine (Metz Katedralinin İsrail’deki bir sinagogun ve New York’ta bir kilisenin duvar resimleri; Paris Operası’nın, Kudüs’te Parlamento binasının tavan resimleri v.b.), seramik, mozaik ve gravür sanatlarını da katmıştır. Ayrıca baleler için dekor ve kostümler hazırlamış, halı çizimleri yapmıştır.