Anadolu’nun fethine öncülük eden Selçuklu sultanı Alparslan hayatı
Çağrı Bey’in oğlu. Büyük Selçuklu devletinin kurulduğu yoğun mücadele ortamında yetişti. Henüz 11-12 yaşlarındayken Selçuklular’ın Gazneliler’e karşı büyük bir zafer kazandıkları Dandanakan Savaşı ‘nı yakından izledi. 13-14 yaşlarındayken Toharistan’ı ele geçirmeye kalkışan Gazne Sultanı Mevdud’a karşı açılan seferi yönetti. Daha sonra babası Toharistan’ın yönetimini ona verdi. Burada kendi adını taşıyan ilk sikkeleri kestirdi.
Babasının 1058’de ölümü üzerine Horasan meliki unvanını kazandı ve büyük sultan unvanını taşıyan amcası Tuğrul Bey’e bağlı kaldı. 1059′ da Tuğrul Bey’e karşı ayaklanan üvey kardeşi İbrahim Yınal’ın ortadan kaldırılmasında önemli rol oynadı.
1063’te Tuğrul Bey ölünce taht üzerinde hak iddia eden öteki hanedan üyeleriyle savaşmak zorunda kaldı. Çocuksuz ölen Tuğrul Bey’in veziri Amidülmülk Kunduri, sultanın sağlığında veliaht atanan Çağrı Bey’in küçük oğlu Süleyman’ı sultan ilan etmişti. Ancak Türk beyleri bunu onaylamadılar ve Alp Arslan’ı desteklediklerini bildirdiler. Bu
sırada Arslan Yabgu’ nun oğlu Kutalmış sultanlığını ilan ederek Rey üzerine yürüdü, Alparslan büyük amcası İnanç Yabgu’nun ayaklanmasın) bastırdıktan sonra Kutalmış’ a karşı harekete geçti. Onu Damegan yakınında ağır bir yenilgiye uğrattıktan sonra Rey’de rakipsiz olarak Selçuklu tahtına çıktı (1064). Sultanlığı Abbasi halifesi el-Kaim tarafından onaylanan Alp Arslan Merv’deki yardımcısı Nizamül-mülk’ü vezir atadı.
Babasından miras kalan Horasan ile amcasından miras kalan İran ve Mezopotamya’yı birleştiren Alp Arslan, bir yandan ülkesinin topraklarını Şii Fatımiler ve Hıristiyan Bizans’a karşı genişletmek isterken, bir yandan da doğuda Karahanlılar ve Gazneliler’le savaştı. 1064’te Doğu Anadolu ve Gürcistan’a yaptığı sefer Ani’nin zaptı ve Kars’ın Selçuklu egemenliğini kabul etmesiyle sonuçlandı. Bu arada henüz on yaşında bulunan oğlu Melikşah da vezir Nizamülmülk’ün gözetiminde Van’ı ve çevresindeki kaleleri ele geçirdi. Alp Arslan kardeşi Kavurd’un kendisine karşı ayaklandığını öğrenince seferi yarıda bırakarak Kirman’a döndü ve bağlılığın bildiren kardeşini bağışladı.
1065 sonlarında Ceyhun’u geçerek Türkistan’a yöneldi, büyük dedesi Selçuk’un mezarının bulunduğu Cend’e kadar ilerledi. Kıpçaklar’a boyun eğdirdi. 1066 ortalarında Merv’e döndü. Ertesi yıl yeniden ayaklanan kardeşi Kavurd’a karşı Kirman üzerine yürüdü, komutanlarından Çavlı’ya yenilen Kavurd’u bir kez daha bağışladı.
Alp Arslan’ın doğu ile ilgilendiği bu yıllarda bağımsız Türkmen grupları Anadolu’da büyük çapta saldırılara girişmişlerdi. Bunlardan bir bölümünün karargâhı Azerbaycan’da, bir bölümününkü ise Yukarı Mezopotamya’daydı. Alp Arslan’dan kaçan Afşin 1067-1068′ de Kayseri, Nlkasar bölgelerine başarılı bir akın yapmış, sultanla arasını düzelttikten sonra ise Marmara kıyılarına kadar ilerlemişti. Türkler’in Anadolu’daki etkinlikleri Bizans’ta bir askeri ihtilale yol açmış, 1068’de Türkler’. I durdurmaya kararlı Romanos Diogenes imparator ilan edilmişti. 1068 İlkbaharında Menbic’i ele geçiren Romanos Diogenes, ertesi yıl Doğu Anadolu’ya yönelmiş, ancak gerideki savunmayı topraklarına Türk saldırılarını önleyememişti
1068’de ikinci kez Gürcistan seferini çıkan Alp Arslan Gürcü kralı Bagrat IV’ü vergiye bağladı. 1070’te ise Şii Fatımiler’in elinde bulunan Mısır’ı ele geçirmek amacıyla Azerbaycan üzerinden Bizans topraklarına girdi; Maı ve Erciş’i zaptettikten sonra ‘ iiyo’ye indi. Fatımiler’in elinde bulunan Halep’i uzun bir kuşatmadan sonra Mısır üzerine harekete geçtiği sırada büyük bir Bizans ordusunun Doğu Anadolu üzerinden ülkesine doğru İlerlediğini Öğrendi.
Hızlı bir yürüyüşle Fırat’ı geçerek Diyarbakır üzerinden Ahlat’a geldi. Türkleri Orta Asya’ya sürmeye kararlı olan Romanos Diogenes’in çeşitli ırklardan derlenmiş paralı askerlerden oluşan ordusu 200.000 kişiyi buluyordu. Ordusunun bir bölümünü Suriye’de bırakan Alparslan’ın kuvvetleri ise 50.000 kadardı. Malazgirt kalesi önündeki Rah-va düzlüğünde 26 Ağustos 1071 günü yapılan savaşta Alp Arsian Bizans’ın sayıca üstün, ama hantal ordusunu kesin bir yenilgiye uğrattı. Esir düşen Romanos Diogenes ile bir antlaşma yaparak ülkesine dönmesine izin verdi. Antlaşmaya göre imparator, 360.000 dinar yıllık vergi ödeyecek, daha önce İslamlar’ın elinde bulunan Antakya, Urfa, Menbic, Ahlat ve Malazgirt kalelerinin Selçuklular’a ait olduğunu kabul edecek, istendiğinde asker gönderecekti. Ancak Romanos Diogenes’in tahttan indirilerek gözlerine mil çekilmesi bu antlaşmayı hükümsüz bıraktı. Bunun üzerine Bizans askeri gücünün kırılmasından yararlanan Türkmenler Anadolu’nun fethine başladılar. Anadolu kısa bir süre sonra bir Türk yurdu durumuna geldi.
1072’de Alparslan Ceyhun’u geçerek Karahanlılar arasındaki anlaşmazlıklara son vermek için yeniden Türkistan seferine çıktı. Bu sefer sırasında, bir süre direndikten sonra kendisine teslim olan Barzam kalesinin muhafızı tarafından hançerlenerek öldürüldü.
Malazgirt zaferi ile Anadolu’yu Türkler’e açan Alp Arslan öncelikle büyük bir komutandı. Amcası Tuğrul Bey’in kurduğu imparatorluğu yeni fetihlerle genişletti.